Bir erkek hanımı ile hiç geçinemez. Evde hemen hemen her gün basit şeyler yüzünden tartışmalar olur. Adam bu tartışmalardan bıkıp artık eşinden boşanmak ister. Karı kocanın münakaşaları yüzünden iki tarafın ailelerinin de araları açılır.
Bu şahıs bir gün perişan bir halde, istişare etmek, danışmak için tecrübe sahibi, ilim ehli, herkes tarafından sevilen, sözüne güvenilen bir şahsa gidip durumu anlatır, hanımından boşanmak istediğini söyler.
O zat, ona;
“Artık boşansan da fark eden bir şey olmaz. Şurada bir ay kadar ömrün kaldı, ne istiyorsan onu yapabilirsin!” der… Bu sözü duyan adam şoke olur, rengi atar, perişan bir halde oradan ayrılır.
Yolda rastladığı tanıdıklarıyla helalleşmeye başlar. Evine gider, karısına ağlamaklı bir halde:
“Hanım gel, bunca zamandır seni çok üzdüm, sana iyi kocalık yapamadım, istediklerini alamadım, hakkını gözetemedim, ne olur beni affet, bana hakkını helal et” der.
Karısı;
“Allah Allah, bu adama ne oldu da böyle şeyler söylüyor!” der, kocasına acır ona “Bey, asıl sen hakkını helal et, ben hep edepsizlik, haksızlık yaptım, seni çok üzdüm” der. İkisi de birbirlerine sarılıp, ağlamaya başlarlar…
Sonra adam, kavgalı olduğu kayınpederinin yanına gider. Onlardan da özür diler ağlayarak helalleşir. Adamın hanımı da, kendi kayınvalidesine gider aynı şekilde helalleşir. Artık, evde her gün cennet hayatı yaşamaya başlarlar, kavgalar biter ve birbirlerini hiç üzmezler…
Ama adam, hanımına, o zatın, öleceğine dair kendisine söylediklerinden hiç bahsetmez… Bir ayın dolması için günleri sayar. Günler yaklaştıkça adamın iyilikleri artar, geceleri de ibadet etmeye başlar. Bunun iyiliği artınca hanımının da ve ailelerin de iyiliği artar.
Bu şekilde bir ay dolar. Ha bugün öleceğim ha yarın derken, adam bir türlü ölmez! “Kesin bir ay sonra öleceksin denmedi, bir ay kadar dendi, belki birkaç gün daha var” diye düşünür…
Adam birkaç gün daha bekler, yine ölmez. Sonra o zatın yanına gider;
“Efendim ben hala ölmedim” der. O zat da;
“Ne ölmesi?” deyince;
“Efendim siz bana ‘bir ay kadar ömrün kaldı, öleceksin’ demiştiniz, o bir ay doldu ama ben hala ölmedim” der. O zat;
“Kardeşim, ben senin ne zaman öleceğini nasıl bileyim, ama şunu biliyorum, ölüm var, bir gün elbette öleceksin. Ölecek adam kavga gürültü ile hayatını zehir etmez. Şu andaki hayatından memnun musun?” der.
Adam: “Evet artık evde hiç tartışmamız olmuyor” der.
O zat; “Haydi artık böyle devam edin” der… O ailenin bundan sonra iki çocukları olur, gül gibi geçinip giderler…
İşte bütün mesele ölümü her daim unutmamak. Ölümü unutunca ne oluyor, unutmayınca ne oluyor bu çok açık ve güzel bir örnek. Hayatımızdaki bütün sıkıntılar ölümü unutmaktan, hak ve hukuka riayet etmemekten yani dinimize uygun yaşamamaktan ileri gelir…
Okuduysanız paylaşalım bu güzel kıssayı herkes okusun, ruhsal tekamülümüze ışık, rehber olsun.
Hayatınızdaki değişiklikleri şaşkınlıkla izleyeceksiniz!
Hematit taşının faydaları
Peki size nasıl güveneceğiz?
İnsanların internetten alışveriş yaparken doğal olarak akıllarına şu soru takılıyor, “ürünü satın alacağım yer güvenli mi, anlatıldığı şekilde ürünü gönderecekler mi?” Hakkımızda bilgi almak için, aşağıdaki linki tıklayarak bizi Instagram’dan takip etmenizi, sayfamızı incelemenizi tavsiye ederiz. Ayrıca, kitaplarımız hakkında detaylı bilgi almak için www.hezarfenyayinlari.com web sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
Corona virüsünden korunmak için neler yapılmalı başlıklı yazımızı da mutlaka okumanızı tavsiye ederiz.