Beyin temel enerjisini glikozdan almaktadır. Glikozun yanı sıra yanan yağlardan üretilen keton parçacıklarını ve suyu ikincil enerji kaynağı olarak kullanır. Beyin glikoz bulamayınca aç kalır, yavaşlar, çalışması bozulur, dikkatimiz dağılır, kendimizi yorgun, bitkin, tükenmiş hissederiz. Günde ne kadar çok şeker aldığımızdan çok ne tür gıdalardan aldığımıza dikkat etmeliyiz.
Arabanın günlük benzin ihtiyacı bir depo ise, bir depo benzini motora birden koyarsak motor yanar, boğulur, patlar, parçalanır. Biz eğer şekeri, tam tahıllar, daneler, işlenmemiş buğday, bulgur, sebzeler gibi yavaş sindirilen ve uzun süre sıza sıza glikoz akıtan bir beslenme sistemiyle alabilirsek kanımızdaki şeker düzenli olarak belli bir dengede durur. Böylece beynimize düzenli olarak glikoz taşınmış olur.
İnsan bedeni aklımızın alamayacağı kadar mükemmel bir sistemdir, Rabb’imizin mükemmel bir eseridir. Beynimizin arada sırada glikoza ek, açlık sırasında vücut yağlarından üretilen ketonik enerji sistemiyle çalıştırılması beyni geliştirir. Az yemek ve oruç tutmak ömrü uzatır, neden mi? Oruç tuttuğumuz zaman vücumuzdaki yağlar parçalanır ve keton enerjisi devreye girer ve engelle karşılaşmadan doğrudan beyne ulaşır.
Beyin tümörleri ve kanser hücreleri sadece glikoz ile beslenebildiğinden, ketonik beslenme tümörleri aç bırakarak gelişimi durdurur veya küçültür. Ketonik beslenmenin epilepsi/sara hastalığını durdurduğuna veya iyileştirdiğine, otistik çocukların beyinlerini güçlendirdiğine dair bulgular artmaktadır.
Ketonik beslenmenin bir yöntemi oruç; diğer yöntemi de Hindistan cevizi yağını kullanmak olabilir. Hindistan cevizi yağını sabah kahvaltısında haftada bir çay kaşığı arttırarak 2-4 kaşığa kadar alabiliriz.
Kaynak: Zihinsel Şifa-Muhammed Bozdağ