Farkındalık nasıl kazanılır , farkındalık nedir , farkındalığımızı nasıl geliştirebiliriz , devamlı farkında olmak mümkün mü? Tüm sorularımızın yanıtını bu yazımızda bulabilirsiniz. Hazır olun! Hayatınızda bir dönüm noktası olmasına vesile olacak bir yazı, mutlaka sonuna kadar dikkatle okumanızı tavsiye ederiz. Farkındalık, uyanmak kelimeleri günümüzde çok karşımıza çıkıyor. Herkes farkındalık kazanma, uyanma peşinde. Gerçekten de farkındalık çok önemli, gerçek huzurun, hayatın anlamı burada.
Farkındalık nedir?
Bir zihnimiz var, mütemadiyen düşünen varlıklarız. Günde 60,000-90,000 tane düşünce zihnimizden geçiyor. Farkındalık, zihnimizden geçen bu düşüncelerin bilinçli olarak farkında olmaktır. Zihnimizden günlük bu kadar çok düşünce geçtiği için %100 farkındalık maalesef söz konusu değil. Her an ne düşündüğümüzün farkında olamıyoruz. Tamamen farkında olabilmemiz için zihnimizin daha gerisindeki sessiz tanık, saf farkındalık dediğimiz noktaya geçmemiz gerekiyor. Bu da ancak çok ciddi, yüksek bir bilinç seviyesinde gerçekleşiyor.
Farkındalık nasıl kazanılır
Farkındalığımızı arttırma çabasında olmak
Farkındalık nasıl kazanılır . Zaman içerisinde aldığımız eğitimler, okuduğumuz kitaplar, ama en önemlisi hayatın bizzat kendisi bazı şeyleri bizzat öğretiyor. Birisine bir konuda bir nasihat ediyorsun, ha tamam diyor ama kulak ardı ediyor. Hayat onu öyle bir noktaya getiriyor ki, senin söylediğini bizzat deneyimliyor ve o duyguyu kayda alıyor, biliyor. Örnek, herkes der ki, düşenin dostu olmaz. Kişi bir gün gerçekten zora düşüyor, bir bakıyor ki yanında kimse yok. O zaman anlıyor ki, “düşenin dostu olmaz” diye boşuna demiyorlarmış. Düştüm yanımda kimse yok. Bu cümlenin artık o kişide bir anlamı oluyor, artık deneyimledi ve biliyor. Artık, bu cümle o kişinin farkındalığında.
Mesajları doğru almak
Aynı şekilde öğrendikçe, bilincimiz geliştikçe, bazı bilgileri içselleştirdikçe, hayatın bize öğrettiklerini doğru bir şekilde o mesajları aldıkça farkındalığımız artıyor. Farkındalık ne, ben artık zihnimden geçen düşüncelerin farkındayım. Ve fark ediyorum ki zihnimden geçen her şey bana ait değil. Kime ait?
Sahte benlik
Zihnimizden geçen düşünceler sahte benliğimize ait. Egomuza, bazılarına göre şeytana. O zihinde mütemadiyen iç sesimiz olarak, yapamadın, beceremedin, vah zavallı sana, bak düştün, kimse senle ilgilenmiyor, git ona çat, bunun biraz canını acıt, o sana değer vermiyor, git onu biraz incit, diye konuşur. Farkındalık ne? Bu sesi fark eden olmak. Yani, bu konuşan zihin, ben değilim, diyebilmektir farkındalık.
Kalp sesi
İçimizde bir ses daha var, “kalp sesi, yürek sesi, kaynakla olan bağlantım, her şeyi bilen parçam”. Adı önemli değil ama bilelim ki bir ses daha var. Zihin sesi çok bağırdığında, kalp sesi duyulmuyor. Kalp sesi, tabiri caizse biraz daha aklı başında, daha sevgi dolu, daha sağ duyulu. Zihin, birisine kızdığı zaman, kalp sesi, insanlar hata yapabilir, affet diyen, çok kibir yapma diyen, ölümlü bir dünya, bu kadar zorbalık yapma, diyen sestir.
Zihnin sesi çok yükseldiği zaman, kalbin sesi çok duyulmaz. Kişinin farkındalığı arttığı zaman, kalp sesi yavaş yavaş yükselmeye başlar. Farkındalığım arttıkça zihnin oyunlarını daha çok görmeye başlarız ve zihnin tuzağına düşmeyiz. Ben artık zihnimden geçenlerin farkındayım. Farkında olduğum için de zihnim beni sürükleyip götüremiyor, istenmeyen tutum ve davranış sergilememe sebep olamıyor. Ya da zihnimden geçen düşüncelere kapılıp otomatik tepkiler eskisi gibi vermiyorum. Neden? Artık benim farkındalığım var, kalp sesim var, yürek sesim var, artık ben kalp sesimi duyabiliyorum. Zaten bu sevginin dilidir.
Farkındalık artınca ne olur?
Eğer kalp sesim yükseldi, farkındalığım arttıysa o zaman ne yapmaya başlıyorum, artık zihnimi yavaş yavaş kontrol etmeye başlıyorum. Tabi ki, zihin yine devrede, konuşarak beni aşağı çekmeye çalışıyor. Bir şekilde benim bu zihnimin sesini yok etmem gerekiyor. Aslında, bu ses bizim bilinç altımıza topladıklarımızın sesi, annemin sesi, babamın sesi, içindeki küçük yaralı çocuğun sesi, öğretmenimin sesi, bu içimdeki zorbanın sesi ama ben değilim. İşte, farkındalık bu, konuşan zihni fark edip, onun tanığı olmak, ve yavaş yavaş zihnin yönetimini ele geçirmek. Zihnimizden geçen bu negatif, bizim frekansımızı düşüren düşünceleri fark edip dönüştürdükçe (bilinçaltı temizliği bunun için yapılır) zihnimizin sesi susmaya, zihnimiz hafiflemeye başlar.
Farkındalığımız artsa da zaman zaman zihnimizin sesi yükselebilir
Diyebiliriz ki o kadar eğitimlere katıldım, kitaplar okudum, zihin sesimi kontrol etmeyi öğrendiğimi, farkındalığımı arttırdığımı zannetsem de yine zihin sesim, kalp sesime baskın çıktı. Yine kendimi değersiz hissediyorum, öfkeleniyorum, kin duyuyorum, insanları kırıyorum, kıskanıyorum, derken kendimizi bulabiliriz. Bu durum, gayet normal. Bütün duygular bize ait, bu durumun farkında olmak bile güzel. Farkındalığı artmış bir kişi, hemen bu durumu fark eder ve burada kıskanan, kızan biri var ama ben o değilim, ben o değilim der. Kalp sesi, bu istenmeyen olumsuz duyguları şefkatle hemen dönüştürebilir.
Bir süre, zihin sesi ile kalp sesinin mücadelesi devam eder. Ama bir süre sonra zihnin sesi iyice susmaya başlar. Farkındalığınız arttıkça negatif düşünce çukuruna zaman zaman düşseniz de o çukurda uzun süre kalmazsınız, debelenmeden kolayca çıkarsınız. İyileşmelerimiz daha hızlı olur, huzur daha hızlı gelmeye başlar.
Ölmeden önce ölmek
Saf farkındalık ne? Aslında, Mevlana Hazretlerinin ölmeden önce ölmek dediği, nefsin yani sahte benliğin (ego, şeytan) tamamen kaybolması, demektir ki. Bu da bir nevi, zihnin kaybolması, zihinde saf sevgiden başka bir şey kalmamasıdır. O nefsi öldürdüğünüz zaman bir başka deyişle dönüştürdüğünüz zaman özünüz saf sevgi olur farkındalığınız en üst noktaya ulaşır. Artık bu hayatta tamamen tanık haline dönüşürüz. Artık, bu benliğinde, bedenin de kullandığımız geçici bir araç olduğunun farkına varmışızdır. Farkındalık arttıkça uyanış dediğimiz noktaya da gelmeye başlarız.
Neden ilgileniyoruz bu konularla bu kadar?
Çünkü herkesin içinde bilen bir parça var. O parçanın saf sevgi, saf huzur olduğunu biliyoruz, bilerek dünyaya geliyoruz ama sonradan unutuyoruz. Herkes biliyor, bu dünyada da ahiret hayatında da cennet var. İçimizdeki bilen parçamız bizi bu cenneti yakalamaya itiyor. Evet, dünyada kaos var, savaşlar var, ekonomik krizler var, ölüm korkumuz var, bir türlü kendimizi güvende hissedemiyoruz. Ama içimizdeki bu bilen parça diyor ki, bunların ötesinde bir yer var, orda da dokunulmazlığın var. Orada ölemezsin, kimseye zarar veremezsin, kimse sana zarar veremez. İşte, farkındalığımızı arttırma çabamız buraya ulaşmak, dünyada da ahirette de cennet hayatı yaşamak için.
Not 1: Bu yazı Serpil Ciritci’nin videosundan derlenmiştir. https://www.instagram.com/p/CjlS8WqpCFM/
Not 2: Farkındalığımızı arttırmak için yukarıda anlatılanları mutlaka hayatımıza uygulayalım ama Allah’ın emir ve yasaklarına uyarak, ibadetlerimizi aksatmadan. Aksi takdirde bir süre sonra egonun, şeytanın tuzağına düşeriz. Hem dünya hayatımızda hem de ahirette cehennemi yaşarız.
Hayatınızdaki Değişiklikleri Şaşkınlıkla İzleyeceksiniz!
Not: Hematit taşının faydaları başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz. https://www.hayatvesaglik.net/hematit-tasinin-faydalari/
Hematit Taşının Faydaları
🍀 Sinir sistemini düzenleyerek stresi giderir.
🍀 Aşırı duygulanma ve heyecanları sakinleştirir.
🍀 Zihni berrak hale getirir, akıl ve zeka kıvraklığı sağlar.
🍀 Karar verme güçlüklerine çok faydalıdır.
🍀 Enerji ve canlılık verir. Çekim gücü fazla olduğundan, kişisel çekim, neşe, cesaret ve istek verir.
🍀 Kan dolaşımı üzerinde pozitif etkisi vardır. Kalbi sağlıklı tutar, kan basıncını dengeler.
🍀 Eklem romatizması ağrılarını hafifletir.
🍀 İskelet sistemi hastalıklarına iyi gelir.
🍀 Dalağı temizler, doğru çalışmasını sağlar.
🍀 Göz sağlığı için faydalıdır.
🍀 Karaciğer sağlığı için yararlıdır.
🍀 Mide sağlığı için yararlıdır.
🍀 Kanı temizler, sağlıklı tutar.
🍀 Anemi (kansızlık) hastalığını tedavi eder.
🍀 Böbreği sağlıklı tutar.
🍀 Hasar görmüş dokuların yeniden oluşmasına yardım eder.
🍀 Bel soğukluğunu önler ve iyi gelir.
Farkındalık nasıl kazanılır , başlıklı bu yazımız umarız hayatınızda bir dönüm noktası olur.