Hayat nedir hayatta mutlu olmanın yolları nelerdir? Hayat, bir elmayı dalından kopartıp yemektir. “Hadi canım!” der zihin, bu kadar basit mi. Evet, hayat gökyüzüne bakıp bulutları izlemektir. “Hayatta bunca şey bunun için mi, biz bunun için mi buradayız, peki?” Basitçe evet. Çünkü, hayat bulunduğunuz andır, o an ne yapıyorsanız odur. Bunu deneyimlemek için buradayız. Yüce Yaratıcımız Allah’ın bir memuru olarak tatmak, deneyimlemek ve şükretmek için dünya misafirhanesindeyiz.
Hayat nedir ? Tadına bakılan şeylerin farkına varılır; tüketilen, bitirilen şeylerin değil. Acıkmadan yediğin öğünlerde sadece yiyecekleri tadarak, şükrettin mi; yoksa aç olmasan da tükettin mi? Şükretmek, ondaki lezzeti, değeri fark ederek keyif almaktır, o an hayat senin için neyse ondan memnun ve mutlu olmandır.
Çoğu zihin, şükrü, teşekkürü şöyle imgeliyor, gözünde canlandırıyor: Bir arabanın içinde gidiyoruz. Geçmişte bir sürü pişmanlıklar, üzüntüler var. Gidilen yer konusunda da emin değiliz, yani korku ve endişe var. Ama yine de bundan daha kötü durumda olan insanlar hatırlanarak söz ile şükretmek. Durumdan memnun değilsen sözün lafzı şükür olsa da manası nasıl şükür olabilir ki! Her şeyi bilen ve her şeyden hakkıyla haberdar olan Âlemlerin Rabbi olan Allah’ı kandıramayacağımıza göre bu şekilde söz ile şükrederek ancak kendimizi oyalarız, kendimizi kandırırız.
Kuran-ı Kerim’de, “Onlar için korku ve üzüntü yoktur.” (Bakara, 62) Buyuruluyor.
Geçmişin üzüntülerinden ve geleceğin korkularından kesilmeyen eylem, ibadet ihlaslı değildir. İhlas doğmamış ve doğurulmamış bir bilinçten yansıyan eylemler için geçerlidir. “O an ne yapıyorsan basitçe onu yapmaktır.” Bu aslında hayat boyu hep yapmak istediğimiz bir şeydir. Mesela namaz kılıyorken sadece namaz kılmak isteriz, aklımıza başka şeylerin gelmesini istemeyiz ya da meditasyon yapıyorken sadece meditasyon yapmak isteriz. Fakat ego kendi varlığını sadece yokuşlarda hisseder. Ego, bu hissi kaybetmemek için de zorlukları ve acıları sever.
Hz. Peygamber (sav)’ın hayatında çok acılar olduğu anlatılır. Buradan bizim hayatımızda ızdırap olmasının normal olduğu sonucu çıkmamalı. Acı fiziksel, ızdırap ise zihinsel bir süreçtir. Yani ızdırap acının algılanmasıyla alakalıdır. Hz. Peygamber’in (sav) hayatında acı vardır, ama ızdırap yoktur. Siyer anlatılarında pek çok acının anlatılması, Hz. Peygamber’in (sav) bu kadar fiziksel acı ve zorluklar yaşamasına rağmen şükür sahibi olduğunu, üzüntü ve korkunun tetiklemesi ile harekete geçmediğini vurgular. Hz. Peygamber’in (sav) şükrü, korkuların ya da arzuların şükrü değildir. Korkuların (cehennemden kaçınmanın) şükrü değildir; çünkü Cenab-ı Hak onun geçmiş ve gelecek tüm günahlarını bağışlamıştır. (Fetih, 2) Arzuların (cennetlerin) şükrü de değildir; çünkü o Güzeller güzelinin tek muradı Rabbidir.
Sufilerden Muhammed Alliyân Nesevî’nin metafizik bir görümünü anlattığı nakledilir. Anlatıldığına göre; kendi boğazından tilki yavrusu gibi bir şey çıktığını görmüştür. Onun nefs olduğunu anlayarak büyük bir kin ile onu ayaklarının altına alıp çiğner fakat o şey her tekme atışında daha da büyümüştür. Ona “Sana ne oluyor? Her şey sıkıntı çekmekle helak olur, sen ise daha da artıyorsun.” Dediğinde; o “Benim yaratılışım terstir. Diğer şeylere sıkıntı ve üzüntü veren bir şey bana rahat ve zevk verir; rahatlık temin eden bir şey bana meşakkat getirir.” cevabını vermiştir.
Hayat nedir, mutlu olmanın yolları
Bu nakilden de anlaşılacağı üzere, ego zorluk sever, basitlik sevmez. Sıkıntılar ve ızdıraplar egonun varlığını pekiştirir. Belki de bu egonun en usta oyunlarından biridir: Acıları ızdıraba çevirip, onlara tutunmak ve mutlu olmak istediği halde onları kesinlikle bırakmamak. Ancak elmayı dalından koparıp yemekte ya da gökyüzüne bakıp bulutları izlemekte egonun tutunacağı, varlığını pekiştireceği bir şey yoktur. Bu nedenle, kolaylıkla kendiliğinden olan şeyler egoya göre değildir. Ego mücadele ve çatışmayla beslenir; böylece hep orada durmakta olan iç huzuru insanoğlu her seferinde ıskalar, bir türlü yakalayamaz. Kişi ise hayatı boyunca mutluluğu aramaya devam eder. Bu arananın hiç sobelenmeyeceği bir oyundur. Bu sebeple oyundan çık yani arama, bul, mutlu ol. Hayat nedir , umarız kısaca anlatabilmişizdir.
Kubilay Aktaş
Kadim Bilgelik Notları